2 ay önce | Okunma Sayısı : 27
*Bataklığı Kurutmak: Ahlak ve Sorumluluk Toplumun Mayasıdır*
Son zamanlarda artan şiddet olayları; kadın cinayetleri, çocukların suça sürüklenmesi, akran zorbalığı ve hatta trafik terörü gibi farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor. Tüm bu sorunlar, toplumun vicdanını derinden yaralıyor. On sekiz yaş altı çocukların kirli emellere alet edilmesi, uyuşturucu batağının gençleri yutması ve okullarda artan akran şiddeti… Bunlar sadece birer ceza meselesi değil, aynı zamanda toplumun en temel değerlerinin sarsıldığının da bir göstergesi. Elbette suçlular cezalandırılmalı; ancak asıl mesele, bataklığı kaynağında kurutmaktır.
Ağaç yaşken eğilir misali, çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren doğru değerlerle yetiştirmek hayati önem taşıyor. Ailede verilen terbiye, okulda öğretilenler ve sosyal çevrenin etkisi, bir bireyin geleceğini şekillendirir. Ancak ne yazık ki, sosyal medyanın kontrolsüz dünyası, aile bağlarının zayıflaması ve ekonomik zorluklar gibi faktörler, gençlerimizi tehlikeli yollara itebiliyor. Bu durumlar, gençlerin uyuşturucu tuzağına düşmesine, trafikte sabırsız ve tehlikeli davranmasına veya akranlarına şiddet uygulamasına zemin hazırlıyor.
Aslında yaşadığımız bu sorunların hepsi, birer terör eylemi olarak da nitelendirilebilir. Kadınları hedef alan cinayetler, ormanları yakanlar, gıdamızla oynayanlar, hatta trafiği terörize edenler… Bunların hepsi, insanlığın güvenini, sağlığını ve geleceğini tehdit eden kirli eylemlerdir. Terör, sadece silahlı grupların yaptığı eylemlerden ibaret değildir; bir toplumu içten çürüten her türlü ahlaksızlık da bir tür terördür.
İslam dini, ahlaki çöküşün önüne geçilmesi için bizlere rehberlik eder. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim, iyiliği emredip kötülükten sakınmayı öğütler. "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor." (Nahl Suresi, 90. ayet) Bu ayet, toplumun temel direklerinin adalet ve iyilik üzerine kurulu olması gerektiğini açıkça belirtir. Peygamberimiz (s.a.v) ise bizlere "Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir." buyurarak, her türlü şiddetten uzak durmanın, güven veren bir birey olmanın önemini vurgular.
Bu sorunlarla mücadele etmek için sadece polisiye tedbirler yeterli olmaz. Devlet ve vatandaş el ele vererek, bu problemlere karşı ortak bir duruş sergilemelidir. Öncelikle, çocukları ve gençleri suça iten sosyal ve ekonomik nedenler tespit edilmeli ve bunlara yönelik kalıcı çözümler üretilmelidir. Okullarda ahlak ve sorumluluk eğitimi daha etkin bir şekilde verilmeli, aileler bilinçlendirilmeli ve toplumsal dayanışma güçlendirilmelidir. Medyamız da bu konuda büyük bir sorumluluk taşımalıdır. Kötü içerikli film ve videolara karşı Peygamberimizin (s.a.v) güzel ahlakından beslenen eğitici ve ilham verici hikayelerle dolu programlar, dizi ve filmlerin sayısı artırılmalıdır. Medya, nesillerimizi zehirleyen değil, aydınlatan bir araç haline gelmelidir.
Bir toplumun geleceği, bireylerinin ahlaki duruşuyla doğrudan ilişkilidir. Ticaret ahlakı, iş ahlakı ve eğitimin ahlakı… Her alanda dürüstlük ve vicdanı esas almalıyız. Ancak bu şekilde, çocuklarımızı tuzaklardan koruyabilir, kadınların güvenle yaşayabileceği bir toplum inşa edebilir ve geleceğe umutla bakabiliriz.
Bataklığı kurutmadan, sivrisineklerle mücadele etmek boşunadır. Önemli olan, sorunlar büyümeden önce önlem almaktır. Bu sorumluluk hepimizindir.
Dr. İbrahim ÖZCAN