Gündem

Ağabey diyor ki; kula kul olunmaz

Günümüzde, insanlarımızın birçoğu menfaati gereği, kendisi gibi kul olanlara temenna etmektedir. Oysa insan için en büyük zillet, kula kul olmaktır. Kula kul olmak, tevhid akidesini bozmak demektir. Siyasi veya ekonomik menfaat temin etmek için doğrudan sapmak, yanlışa evet demek, kahr-u perişanlıktır.

Geçici bir dünya için siyasi liderlerin emirlerine evet demek, o kişileri kutsamak demektir. Sormak gerekiyor bunlara: “Allah kuluna kâfi değil mi?” (Zümer/36). Bunun için, ayrıca: “Allah’a koşunuz” (Zâriyât/50) buyrulmaktadır.

Bir mümin şunu demeli:

Ne Süleyman’a esiriz, ne Selim’in kuluyuz,

Kimse bilmez bizi, biz Şah-ı Kerim’in kuluyuz.

Herkes bilmeli ki, insanlar sadece Allah’ın kulu olarak yaratılmıştır. Çünkü: “O Rahman ve Rahim’dir. Hamd (övme ve övülme) âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Ceza gününün Malik’idir.” (Fatiha/2-3-4) ve “Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden medet umarız.” (Fatiha/5) Buna rağmen, hâlâ tâgûtlardan talepkâr olanları gördükçe, vahlanıp duruyoruz. Onları sözle bile olsa yermemiz, o kişilerde sıkıntılara sebebiyet vermektedir.

Unutmamak gerekir ki; putçuluk, insanları Allah’tan uzaklaştıran her şeydir. Siyasi menfaat, ekonomik imkânlar, şöhret, servet bunlardan bazılarıdır.

Kul Sadi der ki:

Taptığın başkadır, büyük diyerek,

Lafa gelse der ki: “Allah u Ekber.”

Onun için Muhammed İkbal de der ki:

Şu Allah’a kulluk, bu da kula kulluk

Ya Allah’a kul ol ya da kula kul…

Bunu bilmemek gaflettir.

Bediüzzaman Said Nursi ise şöyle der:

Fâniyim, fâni olanı istemem, âcizim, âciz olanı istemem

Ruhumu Rahman’a teslim eyledim, gayrı istemem

İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim.

Çünkü: “Allah’tan başka bir sığınak bulamazsın” (Kehf/27) buyrulmaktadır. Yani siyasi, sosyal, ekonomik tâgût reddedilmeden, Allah’a iman sahih değildir. Montaigne der ki: “Ah şu insanlar! Daha bir solucanı yaratamazken (kendilerine) nice ilâhlar icat ettiler.

Abdülkadir Geylani de: “Sen kendine ve halka güvenmektesin. Parana, puluna itimat ediyor, alışverişine ve memleketin sultanına bel bağlıyorsun. Allah’tan başka her kime itaat ediyorsan, o senin ilâhın olur. Kimden korkuyor ve kimden kurtuluş diliyorsan, onu ilâh seçmişsin demektir. Zarar ve menfaat kimden diliyorsan, o senin bir ilâhındır” buyurmaktadır.

Onun için ayette: “Allah’tan başka ilâh yoktur.” (Muhammed/19) ve hadiste de: “Allah tekdir, tek olanı sever.” (Beyhakî) buyrulmaktadır. Bu anlayışı zedeleyen her inanç batıldır. Yanlış yoldur. Yanlışta sebat göstermek, bir nevi, siyasi veya sosyal liderlere bel bağlamak, akıl tutulması değil de nedir?

Onun için Mehmet Akif der ki:

Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol

Keza Garip Yetimoğlu da şöyle seslenir:

Neler kaybetti insan, kula kulluk uğruna?

Ah bir erebilseydik, kul olma şuuruna.

Nitekim, dünyalıklar daima el değiştirmeye amadedir. Bugün var olan makamlar, yarın, bir seçimle, yok olur. Deli Boran’ın dediği gibi:

Gam yiyip ağlama divane gönül

Daima bu dünya başa dar olmaz

Hakk’ın kelâmını bırakma dilden

Haktan özge bir adama yâr olmaz

Unutmamak gerekir ki: “Lâ (yok) süpürgesi ile yolu temizlemedikçe ‘İllallah’ sarayına asla varılmaz. (İmâm-ı Rabbânî) Kula kul olmaktan vazgeçmedikçe de iman şahlanmaz. Zira bir kalpte iki iman bulunmaz. Onun için tâgûtlara imandan vazgeçerek, Allah’a teslimiyet gerekir. Bilinmeli ki:

Allah ile beraber olana güç yetmez,

Allah’ı unutanın derdi de bitmez.

Zira insan fanidir. Allah bakidir. Bundan dolayı yoldan çıkmamak gerekir. İnsan olan varlığa, her ne sebeple olursa olsun, sığınmak, kuldan istimdat kişiyi dertlerden kurtarmaz. Onun için çalış ama kalbini, aklını Allah’a bağla. Zira O, her zaman seni görendir, seni duyandır, seni bilendir. Çünkü O, insana şah damarından daha yakındır.

Bu idrak içinde hayatımızı tanzim etmeliyiz. Allah’a boyun eğmeli ama asla tâgûtlara boyun eğmemeliyiz. Bu sebeple haksızlıklara karşı ayaklanmalı, baskılara direnmeli, kulun tuzaklarından korkmamalı, sadece ve sadece Allah’tan korkmalıyız.

Adama dayanma, ölür

Ağaca dayanma, kurur

atasözünden ibret almalıyız. Sonuç olarak; kula kul olunmaz.

Rahman ve Rahim,

Kadir ve Muktedir,

Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz.

“Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.”

Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 25.08.2025